Anayasa Mahkemesi’nin 31/3/2022 tarihli kararına konu olan başvuruda, bireysel başvuruya konu olayda başvurucu, kasten yaralama suçundan yargılanmış; hakkında 7 ay 23 gün hapis cezasına hükmedilmiş ancak HAGB’ye karar verilmiştir. Denetimli serbestlik süresi sonunda da kamu davasının düşmesine karar verilmiştir. Başvurucu, bu arada infaz ve koruma memurluğu sınavına girmiş; sınavı kazanmış fakat HAGB ile sonuçlanan ceza davasına konu eylemlerinin niteliği dikkate alınarak güvenlik soruşturmasının olumsuz yönde değerlendirilmesi neticesinde başvurucunun ataması yapılmamıştır.
İdare tarafından verilen iptal kararına karşı başvurucunun açtığı iptal davasında ilk derece mahkemesi mevcut durum itibarıyla başvurucunun herhangi bir ceza almış olduğundan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle işlemi iptal etmiş ise de istinaf incelemesi sırasında Bölge İdare Mahkemesi davanın reddine karar vermiştir. Bölge İdare Mahkemesi gerekçesinde başvurucunun “infaz koruma memuru olarak görev alacak olmasını ve işlediği fiillerin niteliğini gözönüne” aldığını belirtmiştir.
Anayasa Mahkemesi, düşürülen bir yargılamada verilen kararın kesin bir ceza hükmü olarak kabul edilemeyeceğini ve bu nedenle başvurucunun suçluluğunun hükmen sabit olmadığından masumiyetinin devam ettiği ifade etmiştir.
Yüksek Mahkeme idari yargılama sırasında düşme kararı yoksa da denetim sürecinde de kişinin suçluluğunun sabit olmadığı dolayısıyla masum olduğunu hüküm altına almıştır.
Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi, Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçesinde kullanılan ifadeler ve ceza mahkemesinin açıklanması ertelenen hükmüne dayanılması nedeniyle başvurucunun ceza yargılanmasına konu eylemi işlediği ve suçlu olduğu inancının yansıtıldığı anlaşıldığından Anayasa’nın 36. ve 38. maddelerinde güvence altına alınan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine karar vermiştir. Bu kapsamda, vatandaşın masumiyet karinesinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyayı ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.